27 Haziran 2009 Cumartesi

Film: Knowing

Knowing (Kehanet), başrolünü Nicholas Cage'in oynadığı bir macera filmi. Dünyanın sonunu anlatan filmleri daha önce de gördük, fakat bu filmi diğerlerinden farklı yapan bir şey var. O da filmin, tutunmak için bilim veya dini seçebilecekken, ikisinin tam orta yolunu bulmaya çalışması. Bunu da başardığını düşünüyorum, izlemek isteyenlere tavsiye ederim. Görsel olarak da çok etkileyici olduğunu belirtmek istiyorum.

"Sen her hafta film izleyip buraya yazıyorsun, ne biçim askersin?" diyen dostlarımı da sevgiyle kucaklar, göz kapçıklarından öperim. Şafak 82.

20 Haziran 2009 Cumartesi

Muhtelif: Gelişigüzel (Haphazard)

Askerdeyken bile boş durmuyorum. Aklıma gelen bir fikirden yola çıkarak inşa ettiğim "Gelişigüzel"in ne olduğunu, 90 gün sonra askerliğim bittiğinde öğreneceksiniz. Onunla buluşmanız ise 2010 yılını bulacak. İnşallah.

Şimdilik sizi bu müstakbel fenomenimizin Facebook grubuyla başbaşa bırakıyorum.

11 Haziran 2009 Perşembe

Muhtelif: National Geographic

Askerlik boyunca dünyadan kopmanın karşılığında bu ay bir çok dergiyi satın aldım ve fırsat buldukça okudum. Çoğu dergi, sayfaları kaplayan fotoğrafları ve iri puntolu yazılarıyla, hatim etme modunda okusanız bile bir iki saati geçmeyecek nitelikteydi. National Geographic ise içlerinde en dolu, en bilgilendirici olan dergiydi, üstelik okuma süresi olarak sizi çok daha fazla oyalıyor. "Ne dergi alsam" diye düşünenlere duyurulur...

Film: The International

Kritiğini yapmanın bana düşmediğini düşündüğüm bir filmle karşınızdayım, sadece fikirlerimi belirtmek ve duymayanlara duyurmak istiyorum: Clive Owen ile Haluk Bilginer'i aynı filmde, hem de İstanbul'da görebileceğiniz ve entrikalarıyla sizi içine çeken bir film bu. Finali konusunda kararsızım, belki güçsüz belki de yeterliydi, ama seyrettiğime pişman olmadım. Karar sizin.

Kitap: Çanlar Kimin İçin Çalıyor

Aşk nelere kadir, ortalama bir kitap okuyucusunu bir kitap kurduna çevirebiliyor. İşte biricik kız arkadaşımla beraber seçip okumaya koyulduğumuz kitaplardan biri de, Hemingway'in ünlü romanı "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" oldu.

Roman İspanya'da iç savaş yaşanan dönemi anlatıyor ve 1940'larda yazılmış. Hatta sonradan filmi de çekilmiş 1950'lerde, ancak modern bir sinema uyarlamasının ne kadar güzel olacağını düşündüm kitabı okurken. Belki gün gelir de yeniden filmini yaparlar, siz de bu satırları hatırlayıp gülümsersiniz.

Çanlar Kimin İçin Çalıyor, iç hesaplaşmalarıyla yer yer sıkıcı olsa da, savaşın ve romantizmin yaşandığı anlarda verdiği müthiş detaylarla sizi yormuyor, aksine bir film gibi hepsinin gözünüzün önünde canlanmasını sağlıyor. Bu kitabı okurken, tıpkı görüntü yönetmenliğini yaptığım bir filmi izler gibiydim.

Akıllara kazınacak anları ve duygu yüklü finaliyle, klasik severlerin mutlaka okuması gereken bir eser... Tabii savaş romanlarını seviyorsanız.

10 Haziran 2009 Çarşamba

Muhtelif: Bir Askerin Günlüğü

Henüz istediğim yere ulaşamadım. Hedefe yaklaştım ama tam varamadım, araya askerlik girdi. Hedefim bir zirve, ancak çok yüksek değil. Zirvede bırakmak istiyorum bazı şeyleri, örneğin çok güzel bir film çekmek istiyorum, örneğin muhteşem bir hikaye yazmak istiyorum. İşte benim zirvem. Oraya ulaşınca, hevesimi alınca, bırakırım... belki. Büyük ihtimalle.

Şimdilik askerliğimi bitirmeliyim.

Şafak 99...